-
1 zaman birimi
едини́ца вре́мени -
2 zaman birimi
İnşaat Mühendisliği ve Mimarlık Türkçe-Rusça Sözlük ve Rus-Türkçe Sözlük > zaman birimi
-
3 zaman birimi
n. unit of time* * *time unit -
4 zaman
"1. time: Zaman nehir gibi akıyor. Time flows like a river. Bana zaman lazım. I need time. Fatoş´un zamanı az. Fatoş has little time to spare. ışık söndürme zamanı lights-out. 2. time, season: Yenidünya zamanı geldi. Loquats are now in season. 3. age, era, epoch: zamanın âlimleri the learned men of the age. 4. (a person´s) youth or prime; the time when one was engaged in a particular activity: Benim zamanımda bu işyerinin yönetim biçimi bambaşkaydı. This office was run quite differently in my time. 5. the right time or the time appointed (to do something): Artık bu işin zamanı geldi. It´s now the right time to do this job. 6. free time: Bugün hiç zamanım yok. I´ve no free time today. 7 gram. tense. 8. mus. time, meter, rhythm. 9. geol. era. 10. when: geldiği zaman when he came. -ında at the proper time, at the right time. -la with time, as time passes/ passed. - belirteci gram. adverb of time. - bırakmak /a/ to set aside time for, leave time for (something). - birimi unit of time. - eki gram. temporal suffix (for a verb). -ı geçmek 1. to be out of date, be outmoded. 2. (for something) to expire, become void (as a result of the passage of time). 3. (for a fruit or vegetable) no longer to be in season. 4. (for an activity) no longer to be appropriate to the time of year. 5. (for something) to be of no use (because it´s too late): Özür dilemenin zamanı geçti artık. It´s now too late to apologize. - kazanmak 1. to save time. 2. (for someone) to gain time. - kollamak to be on the lookout for a suitable opportunity, bide one´s time. - öldürmek to kill time. - sana uymazsa sen zamana uy. proverb If the times don´t conform to you, then you should conform to the times. -a uymak to conform to the age in which one lives, move with the times, keep in step with the times. - vermek /a/ to set aside time (for) (something). - zaman from time to time, occasionally, every now and then, every now and again, every so often. - zarfı gram. adverb of time." -
5 единица времени
Турецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > единица времени
-
6 time unit
zaman birimi -
7 unit of time
zaman birimi -
8 unit of time
zaman birimi -
9 time unit
zaman birimi -
10 birim
- aydınlık ölçü birimi
- güç birimi
- hacim birimi
- ısı birimi
- ısı ölçü birimi
- kereste hacim birimi
- kitle birimi
- kuvvet birimi
- metrik ölçü birimi
- mutlak birim
- mutlak ölçü birimi
- ölçü birimi
- sürat birimi
- uzunluk birimi
- yüzey ölçü birimi
- yüzölçü birimi
- zaman birimiİnşaat Mühendisliği ve Mimarlık Türkçe-Rusça Sözlük ve Rus-Türkçe Sözlük > birim
-
11 Zeiteinheit
zaman birimi
См. также в других словарях:
zaman birimi — is., gök b. Tekrarlanan gök olaylarına dayanılarak seçilen zaman aralığı Güneş günü. Yıldız günü … Çağatay Osmanlı Sözlük
zaman — is., Ar. zamān 1) Bir işin, bir oluşun içinde geçtiği, geçeceği veya geçmekte olduğu süre, vakit Zaman geçtikçe hafifleyecek yerde, daha ziyade ağırlaşan bir vicdan azabı duyarım. Ö. Seyfettin 2) Bu sürenin belirli bir parçası, vakit Efendiler,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
birim — is. 1) Bir kümenin her elemanı 2) Bir çokluğu oluşturan varlıkların her biri, ünite 3) Bir niceliği ölçmek için kendi cinsinden örnek seçilen değişmez parça, vahit Uzunluk birimi metredir. 4) Herhangi bir kuruluştaki alt bölümlerden her biri 5)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
saniye — is., Ar. ṣāniye 1) Bir dakikanın altmışta biri olan zaman birimi Bütün bu hadise hemen bir yirmi saniye içinde olup bitmişti. S. F. Abasıyanık 2) Bir derecenin altmışta biri 3) Fizik ve mekanikte zaman birimi … Çağatay Osmanlı Sözlük
salise — is., Ar. ṣāliṣe Saniyenin altmışta biri olan zaman birimi … Çağatay Osmanlı Sözlük
yaş — 1. sf. 1) Nemli, ıslak, kuru karşıtı 2) Kendi suyunu, canlılığını yitirmemiş, kurumamış, kurutulmamış, taze 3) is. Gözyaşı 4) argo Kötü Bugün işler yaş. 5) argo Zor Birleşik Sözler yaş çayır yaş kesim yaş pasta yaş sebze … Çağatay Osmanlı Sözlük
Ottoman military band — A modern mehter marching band Ottoman military bands are thought to be the oldest variety of military marching band in the world. Though they are often known by the Persian derived word mahtar (مهتر; mehter in Ottoman Turkish) in the West, that… … Wikipedia
bağdadi — sf., Ar. baġdādī 1) Ağaç direkler üzerine çakılmış çıtalara sıva vurularak yapılan (duvar veya tavan) Eski bir deponun ön tarafında, depodan bağdadi bölmelerle ayrılmış harap bir odaydı, işe başladığım zaman yazıhanem. N. Cumalı 2) is. Yapılarda… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kırat — is., Ar. ḳīrāṭ 1) Elmas, zümrüt vb. değerli taşların tartısında kullanılan, 0,20043 g olan ağırlık ölçü birimi 2) mec. Nitelik, değer, düzey, seviye Karşısındaki oyuncu belki de orta kıratı hiçbir zaman geçmeyen birisi idi. T. Buğra Atasözü,… … Çağatay Osmanlı Sözlük